KANATLI DOSTLARIMIZ
Bu kareler Doğa Yürüyüşleri ya da Bisiklet Turlarımız sırasında karşımıza çıkan “Kanatlı Dostlarımız” ile ilgili.
Her görüşümüzde yüreğimizde bir heyecan duyup deklanşöre asılsak da hepsini yakalamak mümkün olamıyor.
Üzerlerine yapışmış olan “ürkek kuşlar” sözcüğünü bize her defasında anımsatıyorlar.
Hani haksız da sayılmazlar.
Uçanı kaçanı vurmaya çalışan torbacı “Homo Sapiens Sapiens” ile başa çıkmak kolay değil.
Kareler özel bir bekleme ya da kamuflaj sonrası değil, faaliyet sırasında ve hareket halindeyken çekildi.
Zarafetlerine; yakalayabildiğimiz kadarıyla, nazikçe ve onlara hissettirmeden dokunmaya çalıştık.
Görüldüklerinde bir “Torbacının” kurşun vızıltısı değil sadece deklanşör sesi duyuldu.
Geçtiğimiz günlerde nesli tükenmekte olan “Yakalı Toy Kuşu”nun Kazakistan’dan yola çıktığını, Trabzon’da yaralı olarak bulunup tedavisi yapıldıktan sonra salındığını fakat ülkemiz sınırlarını geçemeden vurularak öldürüldüğünü sosyal medyada görmüşsünüzdür.
Vurup yok etmek yerine çekip paylaşmayı tercih ettik.
Tarım ilaçları, doğal alanların tahribatı, sulak bölgelerin yok edilmesi zaten nesillerine yeterince sekte vurmakta; bir de biz gitmeyelim üzerlerine.
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/1-1/623209086.jpg)
Yeşillikler arasında bir dala tutunmuş “Toygarcık”
Gözler keskin, gelip geçen, olan biten sanki ondan sorulurmuşçasına bir eda içinde.
(Calandrella brachydactyla)
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/10-1/2135148722.jpg)
“Bulanık suda balık avlanmazmış” deseler de bulanık sular en sevdiği olmalı gri flamingoların.
Uzun bacaklarıyla suyun üzerinde, uzun gagalarıyla suyun içinde. Aynı anda hem içinde hem dışında. Gel de şimdi “Çember” şarkısına dokunma. Ya dışındasındır çemberin, ya da içinde yer alacaksın. Kendin içindeyken, kafan dışındaysa, çaresi yok kardeşim… şiirlerle, şarkılarla kendini avutacaksın.
(Phoenicopterus roseus)
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/11/1737136295.jpg)
Kırgınlık, hüzün, telaş hepsi uçuvermiş de sakin bir dinginliğe bırakmış kendini zaman; köpüklerini yitirmiş bir dalganın deniz kıyısına dokunuşu, bir dağ gölünün gün batımı yansıması, gözlerinde ne ararsan var, sanki bir yudum hüzne, bir yudum özlem bandırmış da gökyüzüne saçıyor gibi.
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/12/108029656.jpg)
Kuş desen değil ama kanatlı, hem de en yakın dostlarımızdan sayılır.
Bir taşın üzerinde arıyor rızkını.
Toplayacak, kovana getirecek ve akıl almaz bir süreç işleyecek ardından.
Biz ise bu hamarat dostumuzun bir karesini alıyor ve onu kendi dünyasına bırakıyoruz, bal olup gelsin, soframıza konsun, şifa olsun, diyerek.
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/13/540371619.jpg)
Suyun, kum ve çakıllarla birleştiği noktada dolanıyor keyfince, kuş olmanın getirdiği bir uçma özgürlüğüne sahip olsa da tehlikenin nereden geleceği bilinmez bir besin zinciri içinde, ne de olsa.
Küçük Kum Kuşu
(Callidris minuta)
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/14/3313867302.jpg)
Suya en yakışan kanatlı dostlarımızdan; nazik ve zarif salınımları ile şairlere, bestecilere ilham vermiş prensesler.
Bir kuğu görmeyelim suda dolanan, aklımıza hemen gelmez mi “Kuğu Gölü Balesi”
1875 yılında Rus Kraliyet Tiyatrosu isteği üzerine bestelemiştir Tchaikovsky, Kuğu Gölü’nü.
Günümüzde “neredeyse herkes” tarafından beğenilen bu eser o dönemde ilk kez sahnelenen bir çok eser gibi saçma bulunmuş, bale dansı için müziğin fazla karmaşık olduğu ve icra edilmesinin uygun olmayacağı düşünülmüş. Ancak, 1895 yılında yeni bir koreografi ile sergilendiği vakit beğenileri toplamıştır.
Öyküsünü biliyorsunuz az çok: Bir prenses, bir prens, bir büyücü, bir sahte prenses, prensin annesi ve gölde büyü ile kuğuya döndürülmüş prenses arasında geçen efsane.
Kuğu
(Cygnus olor)
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/15/4271810891.jpg)
Gökyüzü sevinç ve umutla doludur, her baktığınızda bunu iliklerinizde hissetmiyorsanız döner durursunuz olduğunuz yerde.
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/16/2674153268.jpg)
“Başın öne eğilmesin” eğilmesi gereken, seni yerinden yurdundan eden bir başka canlı var yeryüzünde ve hatta deniyor ki onun için: Yeryüzünün gerçek virüsü.
Ak Kuyruk Sallayan
(Motacilla Alba)
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/17/1401344324.jpg)
En yukarıya çıkıp etrafı seyre dalmış, nerede bir muziplik var onu izliyordur. Kanatlarını açıp daha yukarı da çıkabilir ama bu kez de dinlenmiş olmaz, hem dinlenip hem de seyir yapacak. Kanatlı dostlarımızın en akıllı olanlarından. Tabi akıl olarak kastedilen hep bizim kurguladığımız kıstaslar.
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/18/1708341876.jpg)
Kumru diye geçiyor adı kayıtlarda, halbuki bu bizim bildiğimiz “Gugucuk”
Sabahları onun sesiyle uyanıp “Gugucuk, Gugucuk, Ne yersin, Buğdaycık” dediğimiz günler bir yudum uzakta kalsa da, o günlerin özlemine olan duygumuz hiç eksilmedi.
Şarkıda betimlendiği gibi: “Biz büyüdük ve kirlendi dünya”
En büyük kirliliği çöplerde ve sanayide arasak da günümüzde asıl kirlilik “İnsan Kirliliği”
“O iyi insanlar, o güzel atlara binip çekip gittiler” değil mi?
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/19/1133917711.jpg)
Sizlere bakıyorum ey insanoğlu!
Nasıl da bir telaş ve koşturma içindesiniz, canınız ne kadar kıymetli, anımsar mısınız yakın geçmişte bir “Kuş Gribi” vardı da tüm kanatlıları yok etmeye çalışmıştınız.
“Men dakka dukka” diye bir söz varken lügatlarınızda.
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/2-1/927235051.jpg)
Yola çıkmıştık; öyle ki, çıktığımız yoldan bile çıkmıştık.
Yoldan çıkıp patikaların arasında yol ararken ağaçların, otların, dikenlerin, dizilişi, dağılışı ve parlaklığı ile yakınlarda bir su kaynağının varlığı belli oluyordu.
Tekerlerimiz bir anda tozlu, topraklı, dikenli, çiçekli bir patikadan iniverdi aşağı.
Siz bunun adına ne dersiniz bilemiyorum ama bu bizim keşif turlarının doğal çekim yasası gibiydi. Sadece patikaları keşfetmiyor, o patikalara gizlenmiş türlü çeşit öyküleri de keşfediyorduk.
Çevreye meraklı gözlerle bakarken karşı kıyıda bir hareket belirdi.
Anlaşılan yalnız değildik. Havuz içinde, adeta "Buraları benden sorulur, mekanıma hoşgeldiniz ama niyetinizi bilemiyorum" dercesine bir sağa bir sola gidip gelen sevimli bir karabatak vardı.
Havanın sıcaklığından mı yoksa bizden saklanmak için mi bilemediğimiz bir şekilde dalıverdi suya ve çıktı diğer uçtan, sonra yine geldiği yere doğru yaptı aynı hareketi.
Aramızdaki sesler bir anda kesilmişti. Öylece izliyorduk hareketlerini. O da kötü niyetli olmadığımızı anlamış olmalı ki kıyıya çıkıp kendini sere serpe bize gösterdi.
Kanatlarını ileri geri açarak ortamın sessizliğini bozdu.
Her bir kanat vuruşu sıcak havayı bahar meltemine çeviren bir yelpaze gibi yüzümüze çarpıyordu.
Kanat hareketleri bittiğinde öylece kala kaldı. Sanki bizi kucaklamak istiyordu ya da biz kendimizce öyle bir anlam verdik.
Karşılıksız bırakmadık onu mekânında, karşı kıyıdan açtık kollarımızı biz de, selam verdik, kucaklaştık bir anda.
Hepimiz bu toprağın canlılarıydık sonuçta.
Geldiğimiz gibi sessizce ayrıldık suyun başından.
Şimdi ne zaman sıcaktan bunalsak, o kanat çırpışların yarattığı bahar meltemi ile serinlediğimiz geliyor aklımıza.
(Phalacrocorax carbo)
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/20/2317478013.jpg)
Tünedim bir ağacın dalına, uzak duruyorum olan bitenden, siz ne yaparsanız yapın, dünya dönecek yine.
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/21/2807107316.jpg)
Sınır yok bana, uçabilirim, bir başka yere gidebilir, bir başka coğrafyada kendi yaşam döngümü kurabilirim ama sizlerle olmaya, burada yaşamaya karar verdim. Bir kuşun irade beyanıdır bu.
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/22/3333157003.jpg)
Nerede ve ne zaman bir martı görsem aklıma düşen hep “Jonathan” oluyor.
Öyle yer etmiş, köşe taşı olmuş hayatımıza.
Onun ışığında yol bulmaya çalışmışık karanlık koridorlarda.
“Eğer dostluğumuz zaman ve uzaklıkla sınırlıysa, o yok demektir. Zaman ve uzaklıkla sınırlı olmayanı yaşıyoruz biz. Uzaklığı yenince hep aynı yerdeyiz, zamanı yenince hep aynı anın içindeyiz.”
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/3-1/135063854.jpg)
Ürkek ve korku dolu bakışlarla izliyor etrafı, tehlike her an her yerden gelebilir; hissettiğimde uçabilmeliyim, bir çıtırtı, aykırı bir ses bir anda uçurur beni havaya, açar kanatlarımı giderim.
(Toygar mı yoksa İncir Kuşu mu tam emin olamamakla birlikte incir kuşunu daha çok andırıyor gibi geldi)
(Anthus richardi)
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/4-1/327571649.jpg)
Barış, insanoğlunun yeryüzündeki tüm zamanlarında hep hayalini kurduğu, özlediği bir kavram.
Bu özlemini de güvercin ve zeytin dalında simgelemiş.
Özlemi bir kuşun kanadına, bir ağacın dalına asmış.
Yine de görünen o ki dünyamıza daha çok çok uzak .
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/5-1/3624345962.jpg)
Kuş bakışı gibi görüvermek dünyayı, kuş uçuşu gibi aşıvermek yolları, dağları, patikaları, kendisi minik gibi dursa da bakışları oldukça keskin.
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/6-1/3395694847.jpg)
Bir Çinli ve bir Yarasa.
Böyle başlıyor 2020 yılındaki öykü.
Hepimiz öğrendik bu öyküyü acı da olsa.
Dramatik ve korkunç olaylar silsilesi bu şekilde yer etti akıllarda.
"Maske-Mesafe-Hijyen" de cabası.
(Chiroptera)
![](https://www.hakanesme.com/wp-content/uploads/cache/2021/05/7-1/1362894222.jpg)
Kaygısızca uzaklara gidivermeyi çağrıştırıyor açılan kanatlar.
Zihnin uçuveriyor bir anda “Alıp başımı gidivereyim” diyorsun; sonra bakıyorsun ki çekler, senetler, krediler, taksitler. Boğazında bir yutkunma. “Hesabı ödemeden kalkmak yok masadan” diye bağırıyor sistemin sahibi.
“Gidebilenlere selam olsun” sözleri dökülüyor dilinden; aklın ve hayallerin ise çoktan uçuvermiş Güneye, sıcağa, sahilde bir Ege kasabasına, toprağa…