Saros Körfezi’nin İncisi: Erikli

(Yazıyı paylaşmamdaki amaç; güncel bilgiden ziyade, geçmişten bir yansıma yapmaktır.)

Havaların iyice ısınmasıyla tatil yöreleri kalabalığa kavuştu. Hâlâ gidecek bir yere karar veremediyseniz, İstanbul’a sadece 260 km. uzaklıktaki Erikli’yi görmenizi tavsiye ediyorum. Deniz çok temiz, akşamları mutlaka hafif bir esinti var ve fiyatlar oldukça makul. Üstelik, yolculuk da çok zevkli

Saros Körfezi’nin kendi kendini temizleyen bir deniz olduğu söylenir hep. Sanırım sualtı akıntılarının fazla olması ve yöredeki sanayileşmenin yoğun olmaması da buna etken. Ayrıca, burası Ege Denizi’nin tuzluluk oranı en yüksek körfezlerinden biri. Kum çok güzel, sıfırdan derinleşen plajı gündüzleri hareketli ama alışık olduğumuz türden bir “et ete” kalabalıktan uzak. Akşamüstleri hafif bir esinti bunalmamanızı sağlıyor.

Erikli, ilk çağlarda Xeros ve Melas diye bilinen Saros Körfezi’nin yazları en yoğun yerleşimi olan köyü. Kış mevsiminde nüfusu çok az, sadece birkaç yerli ve emekli yaşıyor. Merkez yazlıklarla dolmuş, buna karşın, yazlığa gidemeyenler de evlerini kiraya veriyor. Her yerde “kiralık” ilanları göze çarpıyor. Ayrıca, pansiyonlar ve oteller de çok cazip fiyatlarda. Birçoğu kumsalın hemen yanında veya birinci paralel sokakta yapılmış.


Gökçeada, Erikli sahilinin hemen karşısında. Eğer tekneniz varsa, 45 dakikada ulaşmanız mümkün. Yok gidemezseniz, adayı uzaktan seyretmek de güzel. Deniz ve deniz sporlarından sıkıldığınız günlerde, civar köyleri gezmek çok keyifli. İbrice, Danişment, Koruklu, Çeltik, Beyköy ziyaret edilebilir. Köylerde yaşayan halk çok medeni ve güler yüzlü. Meyhane kültürü çok yaygın. Bir tek sorun çıkmadan, uzun saatler oturup içki içilebiliyor ve yenebiliyor. Ayrıca, yerleşim bölgesinin civarı orman, çok güzel yürüyüşler yapılabiliyor.


Erikli’de dalış, sörf ve yelken yapılabiliyor. Otellerin anlaşmalı olduğu dalış okulları sezon boyunca hizmet veriyor. Tek dezavantajı, sezonun kısalığı. Sadece okulların kapalı olduğu, sınavların yapılmadığı temmuz ve ağustos aylarında, daha çok yazlıkçılarla doluyor. Oysa yerliler, eylül ayının daha iyi ve sakin olduğunu söylüyor.


Yunanistan’a yakınlığı sebebiyle, son yıllarda komşu ülkeden gelen ziyaretçileri de görmek mümkün Erikli’de. Keşan pazarına gelenlerin bir kısmı, ülkelerine dönmeyip geceyi de Erikli’de geçiriyor.


Sakin turizm için çok uygun. Bangır bangır müzik çalan gezi tekneleri yok. Sahile uzanan otellerin barları -ki sadece iki tane var- gece yarısı olmadan seslerini kısıyor. Yıldızları ve ayı seyretmek için kumsalda gece yürüyüş yapmak da çok güzel. Gürültü olmayınca, geriye sadece dingin bir Ege manzarası kalıyor.


Yemekler tek kelimeyle nefis. Çeşit çeşit balık sizi bekliyor. 50 kiloluk orfozların çıktığı oluyor. Ayrıca, sardalye, yaprak sarma, Edremit’ten gelen sıkma zeytinyağı, zeytin, sert beyazpeynir… İnsanın yedikçe yiyesi geliyor.


Erikli bol yürüyüşlü, denizli ve güzel yemekli bir tatil için çok uygun. Ulaşımı kolay ve İstanbul’a yakın. Tatilden beklentiniz sakinlik ve güzel denizse, Erikli’de fazlası var. Pişman olmayacaksınız.

Nerede kalınır?
İşçimen Otel: Erikli’nin 30 yıllık en eski oteli. Yemekleri çok güzel. Hafta içi iki kişi yarım pansiyon 130, hafta sonu ise 160 YTL. Tel: (0284) 737 31 48
Sevim Pansiyon: Üç yataklı apart dairelerin gecelik fiyatı 60 YTL. Ayrıca, 10 YTL’ye bekar odaları var. Sahibi Sevim hanım, aynı zamanda da bakkal işletiyor, çok şeker. Tel: (0284) 737 30 94

Nasıl gidilir?
Arabayla gidiyorsanız,
İstanbul-Tekirdağ yolu ile Keşan’a ulaşın. Tam 230 km. sonra Erikli sapağına girin, 30 km. sürüyor, yani İstanbul’dan toplam uzaklığı 260 km. Otobüsle ulaşmak da çok kolay. Keşan’a direkt seferler var, sonra da her yarım saatte bir Erikli’ye minibüs kalkıyor.

Ne yapılır?
Hem sahilde hem de ormanda bol bol yürüyüş.
Yakınlarda tuz gölü var, akşam üstü çok güzel görünüyor.
Civar köylerin kahvelerinde kahve içilebilir. Yerel halk çok canayakın.
Yollarda alçıdan heykeller yapıp satıyorlar, bazıları çok ilginç.
Zeytinyağı da, balıklar da çok lezzetli. Lüfer, çipura, mercan, barbun, kefal, levrek, karagöz ve ahtapotlar taze taze pişiriliyor.

(Fatih Türkmenoğlu Milliyet Gazetesi 10.07.2005)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir