KORUDAĞLAR
Trakya’nın morfolojik anlamda, dağ özelliği gösteren bu sahası, bölgenin güneyinde ve Ganos’ların batısındaki Koru Dağları kitlesidir. Kuzeydoğu-Güneybatı doğrultusunda uzanan bu kitlenin Kızılpınar Tepesinde yükseltisi 725 m.yi bulur. Koru Dağları esas itibariyle esmer ve yeşilimsi renkte gre ve marnlardan oluşmuştur. Bu elemanlar yer yer bazaltlarla kesilmiştir. Kitlenin ilk bakışta dikkati çeken morfolojik özelliği kuzey ve güney yamaçları arasındaki farklardır. gerçekten güney yamaçlar Evreşe Ovası’na oldukça dik bir şekilde indiği halde, kuzeyde Ganos kitlesinin kuzeyinden itibaren devam eden platolar sahasına bir geçiş görülür. Kuzey ve güney yamaçlar Evreşe Ovası’na inen akarsularla parçalanmıştır. Her iki yamaçta da vadiler birbirine paralel veya yarı paralel bir şebeke teşkil ederler. Kitlenin güneyinde akarsular, teker teker denize kavuşan ana akarsular durumunda oldukları halde, kuzey yamaçtakiler kabaca doğu-batı doğrultusunda Derbent Boğazı Deresi’nin kolları durumundadır. Koru Dağları’nın kuzey ve güney yamaçları arasında görülen morfolojik aykırılık kitlenin doğusu ile batısı arasında da görülmektedir. Nitekim kitlenin doğusu daha fazla parçalanmış olup, daha arızalı bir karakter gösterir. Buna karşılık batı ve güneybatıya doğru bu durum yavaş yavaş azalır ve birtakım kademe düzlükleri ile Saros Körfezi kıyılarına inilir. Koru Dağları’nın kuzey eteklerinden itibaren başlayan platolar, yapı ve morfolojik karakterleri bakımından Koru Dağları’nın doğusundaki Ganos kitlesinin kuzey eteklerine kadar uzanan platoların devamı halindedir. Bu platolar batıya doğru devamlılıklarını kaybettikleri gibi, yükselti bakımından da doğudakilere göre, daha alçak seviyelerde yer alırlar. Koru Dağları’nda morfolojik bakımdan görülen disimetrik durum, bitki örtüsünün coğrafi dağılışında da kendini gösterir. Güney yamaçlarda oldukça seyrek olan bitki örtüsü kuzey yamaca geçilince daha gür ve çeşitli bir karakter kazanmaktadır.
SAROS KÖRFEZİ
Trakya’nın Saros Körfezi kuzeyindeki kıyıları, kıyı ovaları bakımından oldukça zengindir. Trakya’nın bu sahil kısmında Evreşe Ovası ile Meriç Deltası yeralmaktadır. Kıyı bölgesinin çok genişlediği bu iki saha arasında ufak koylar dışında, kıyı çizgisini alçak platoların kenarı teşkil eder. Bunlarda falezli yüksek kıyı karakteri gösterir. Evreşe Ovası, Saros Körfezi’nin kuzeydoğu ucunda geniş bir girinti meydana getirir. Kuzeydeki Korudağ, doğuda Ganos kitlesi, batısındaki platoların kenarı ile sınırlanan ova, alüviyonlardan oluşmuş alçak bir kıyı ovasıdır. Ovanın eğimi, güneyden batıya doğru yer yer farklı olmakla birlikte, % 0,5-7 arasında değişir. Ova üzerinde belirli bir sıra halinde dizili yuvarlak şekilli tepeler vardır. A.Ardel’e göre bu tepeler batı güneybatı doğu kuzeydoğu yönünde uzanan bir kırıklık çizgisi ile ilgilidir.
Saros Körfezi kuzeyindeki kıyı, Evreşe Ovasından itibaren, doğu-batı doğrultusunda Meriç deltası’na kadar uzanır. Bu saha içinde platonun sert kalkerleri ihtiva eden kısımları yüksek kıyılara, vadilerin aşağı mecralarında meydana gelmiş küçük kıyı ovalarına rastlayan yerler ise, kıyı şeritlerinin genişlediği kısımların karşıtıdır. Evreşe Ovası’nın batı ucunda Kum Burnu’ndan İbrikbaba (İbrice) Burnu’na kadar devam eden saha yükseltisi 100-150 m. civarında değişen platolar halindedir.
Bu alçak plato sahası, yüksekliği yavaş yavaş kaybederek devam eden Koru Dağları’nın güneybatısındaki platoların devamıdır. Bu kesimde kıyı dar şerit halindedir. daha batıda İbrikbaba Burnu ile Çamlıtepe arasındaki saha Eosen kalkerleri üzerinde gelişmiş alçak bir plato sahasıdır. Bu kısımda yer yer küçük koylar halinde çoğunlukla vadi ağızlarına rastlayan girintiler, kıyı ovalarının genişlediği yerler olup, doğu-batı doğrultusunda birbirlerini takip eder. İbrikbaba Burnu’ndan batıya doğru gidilince, kıyıların daha ziyade alçak kıyılar halini aldığı görülür.
Burada kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan birtakım alüviyal tabanlı vadi ağızları yer almaktadır. Bunların başlıcaları, İbrikbaba Burnu’ndan batıya doğru, Beykoz Deresi, Sulucadere, Yağcalar dere ve Kuru Karağaçlı dere vadileridir. Kıyının bu kesiminde suları tuzlu olan lagünler vardır. Beylerderesi ağız kısmındaki Tuzlu Göl, bunların en büyükleridir.
(Afif ERZEN / İlkçağ Tarihinde Trakya / Ark.ve Sanat Yay.1994)