KATİP ÇELEBİ VE DAĞLAR
(Bu satırlar Orhan Şaik Gökyay’ın İş Bankası Kültür Yayınları tarafından 1975 yılında yayına hazırlanmış “Katip Çelebi” adlı kitabından alınmış ve hiçbir eklenti yapılmamıştır)
Bisütun Dağı
Bu dağ, üzerinde Hüsrev ve Şirin hikayesini tasvir eden kabartmaları ile ünlü olup Katip Çelebi eski kitapların bu dağa dair yazdıklarını kendi gördüğü ile güçlendirmektedir.
Esedabad’dan aşağı Bağdat yolu üzerinde ünlü dağlardan pek yüksek, kara taşlı bir dağdır. Hamdullah etrafını Kürdistan yazar. Bu dağ, ovanın yüzünde peyda olup yirmi fersah yerden görünür, çevresi yirmi fersahtır. Nüzhe sahibi Aydur: “Altı yüz on birde (1214 yılı) Ulcaytu fermaniyle biz bu dağın yüksekliğini ölçtük. terzi arşınıyla dörtbinsekiz arşın geldi.”
Çoğu zaman üzerinden bulut eksik olmaz ve bu dağın, anayol dibinden geçer. O yerin güney yanı yukarıdan aşağı duvar gibi sanki yonulmuştur. Bundan dolayı Nizami, Hüsrev ü Şirin nazmında demiştir: “Hüsrev bir gün Ferhad’a dedi, bize bu dağ yol vermez, bir geçit aç. Ferhad da kesip yol açtı”. Bu bir meçhul rivayettir deye Hamdullah reddeder ve “Nizami bu dağı görmeyip kulaktan işiterek yazdı, gerçek öyle değildir” der. Aslında bu kitabı yazan da görmek nasip oldu, reddi yerindedir. Ve dağın batısında Şebdiz-i Hüsrev derler, bir düzlük vardır, taştan oyulmuş, yedi-sekiz arşın enine boyuna bir set, üstü kemer kemer, taşrasında yukarıda iki taraftan iki melek sureti, taştan yonulmuş, içeri eyvanın ortasında duvarda yonulmuş, at üzerinde zırhlı bir adam heykeli ki Hüsrev sureti ola, bazı azası kırılıp atının da zamanla ziynetine halel gelmiş. Ve bu seddin önü bir uçsuz, bucaksız ova olup set dibinden iki-üç değirmen yürütür, büyük soğuk su çıkıp ovaya akar ve oradan tarlaları sular. lakin ağır sudur, çok içilmez ve bu set de yüksek değildir. fakir atla ovadan varıp üzerine bir basamaktan çıkmıştım, kırlarda ıssız yerdedir.
Cudi Dağı
İbn Ömer Ceziresi yanında, doğu yanındadır. Nuh Aleyhisselamın gemisi bunun üzerine oturmuştu. Burada Nuh Peygamberin deye bilinen bir mescit vardır ki halk ziyaret eder. Güneye ve kuzeye uzanan bu dağ aşağı-yukarı üç günlük yoldur. Doruğu da Musul’un yukarısından yarım günlük yoldur. Yine Tayy ülkesinde bir Cudi Dağı daha vardır.
Demavend Dağı
Rey yakınında olup o kadar yüksektir ki yıldızlara baş vurur. tepesinden kış yaz kar eksik olmaz. İnsan doruğuna çıkamaz. Derler ki Feridun buraya Dahhak’i hapsetmiştir. Şimdiye kadar dağın doruğundan karın kalktığını gören olmamıştır. Ancak karın kalktığı taraftan bir fitnenin çıktığı herkesçe denenmiştir. Bu dağ memleketin her tarafından görülür. başının beyazlığından dolayı bu dağa “Kel” de denir.
Kaf Dağı
Bunun aslı yoktur. Tefsirciler bunu bütün dünyayı çeviren bir dağ olduğunu söylemişlerse de bu bir sanıdan ibarettir ve hurafecilere uyarak söylenmiştir. Bunun apaçık bi ryalan olduğunu onların bu dağın yeşil zebercedden olduğunu söylemeleri gösterir. Ancak bundan bir timsal ve mecaz kasdedilirse o başka.
Serendib Dağı
Bu, üzerine Adem Aleyhisselamın cennetten indiği dağdır. Hind denizinde olup göklere doğru heybetle yükselir. Denizciler onu günlerce uzak mesafeden görürler. derler ki bunun üzerinde kırmızı yakut bulunur. Yine orada elmas ve öd ağacı da vardır. Ve muhakkak her gün yağmur yağar.
Tur Seyna Dağı
Medyen ile Eyke yakınında olup Musa Aleyhisselamın dağıdır. Musa Aleyhisselam buraya geldikçe dağın üzerine bir bulut iner, o da bulutun altına girer, orada Tanrısıyla konuşurdu. Allahın “onun Rabbı dağa tecelli ettiği zaman” sözündeki dağdan murat budur. Bu dağın taşı nasıl kırılırsa kırılsın, ondan Musa Ağacı dedikleri böğürtlen sureti çıkar