Dün sustum dünyaya. Susup dinledim sadece. Seslere, gürültülere karışmadan, döngüsünde akmadan dinledim, dinledikçe dinlendim. Dinlendikçe aktı zihnimden dünya tozları, çamurları.
Hani çamurlu bir araziye girmişsinizdir de tekerleriniz fırlatır parça parça yüzünüze gözünüze. Her bir parçanın ardından dile gelir şu sözler: “Çamur bisikletçiyi güzelleştirir”
Sustum dünyaya dün, sustukça içimdeki ses yükseldi, sustukça içim dile geldi. Çamurların aktığını gördüm, tazyikli bir su gibi temizledi içimi susku.
Dünyanın dönerken çıkardığı sesi bile duydum desem, yanlış olmaz. Sessizlik ve suskunluk yüreğimin rotası oldu. Narin ve sessiz adımlarla geçtim bu rotayı.
Kapadım yeryüzünün gürültüsüne ruhumu, kapadıkça sessizliğin nasıl bir çığlığa dönüştüğünü duyumsadım.
Bir tekerin izinde, bir patikanın belli belirsiz toprağa dönüşen halinde, hoşgörünün katmer katmer açan çiçeklerini seyre daldım. “Kararmadıysa yüreğin görüyorsundur bu çiçekleri ey insanoğlu!” deyiverdim.
Yol önümdeydi, yol benimleydi, sustum dünyaya dün ve yola devam ettim…
Hakan EŞME / Ganos Dağları