27. Alay Yürüyüşü ve Keşan

 

27. ALAY YÜRÜYÜŞÜ ve KEŞAN

On yıllık emek, Liyakat Anıtı ve Müze

Her yıl olduğu gibi bu yıl da yürüyoruz, yürüyeceğiz.

Soluk soluğa ve aynı heyecanla.

Durmadan, yılmadan, yorulmadan.

Vatan diyerek, vatanımız diyerek sahiplendiğimiz; Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan ve her bir karesi şehit kanları ile sulanmış bu eşsiz topraklarda.

Geçmişte ecdadımızın, günümüzde “Kınalı Kuzularımızın” al kanları ve yüzü suyu hürmetine; vatan bilincine sahip her bir yurttaş gibi sonuna kadar savunucusuyuz bu vatanın.

Yeryüzünün en hararetli, en karışık, ateşler saçan, dört bir yanı cadı kazanı gibi kaynayan bu coğrafyasında yaşıyor olmanın bir bedeli bu.

Ne için yürüyoruz?

Kan dökülen, can verilen bu topraklarda bizler de ter dökerek, çalışarak, üreterek, emek vererek yürüyor ve geçmiş ile var olan bağımızı geleceğe taşımak istiyoruz.

Toprağına göz diken yedi düvele karşı verilmiş bu mücadelede aziz şehitlerimizin bizlere emanet ettikleri bu vatanın emin ellerde olduğunu bir kez daha göstermek için yürüyoruz soluk soluğa.

105 yıl önce ortaya açılan can pazarında şehitlik mertebesine ulaşmış ecdadımızın aziz anısına hürmeten; genç kuşakların geçmiş ve tarih bilinciyle geleceğe ışık tutmaları ve bu vatanın ne pahasına savunulduğunu bir kez daha anımsatmak için yürüyoruz.

Çanakkale Muharebelerinde düşmanla göğüs göğüse çarpışan 27. Alayın aziz hatırasını ve Keşan’la olan bağını gelecek kuşakların da öğrenmesi için yürüyoruz, yürüyeceğiz.

27. Alayın tarihteki özel yeri ve Keşan ile bağı

O 27. Alay ki vatanına göz diken işgalcilere karşı ilk kurşunu atıp ilk şehidi veren bir alay.

Mustafa Kemal’in “Süngü tak, yere yat” dediği ve sonrasında “İşte kazandığımız an bu andır” diyerek işaret ettiği o 27. Alay.

Çanakkale Muharebelerinin ertesinde Keşan’ın Çelebi Köyünde 57. Alay ile birlikte “Gümüş Liyakat Madalyası” takılan, Saros Körfezinin lodosunu ve poyrazını yiyip Çelebi Köyünün suyundan içmiş “Gümüş Liyakat Madalyaları” ve Sancaklarıyla birlikte Uzunköprü’deki tren garına kadar yayan yürüyüp oradan da Galiçya Cephesine sevk edilen 27. Alay.

Çelebi Köyündeki yaşlılar eski karargah binalarını ve top raylarını anımsıyorlar.

Bir tarih farkında olmadan unutulmaya yüz tutmuş.

Keşan DOÇEK olarak isteğimiz nedir?

Bu unutulan tarihi gün yüzüne çıkarmak istediğimiz gibi gelecek kuşaklara da anımsatmak amacıyla, ait olduğu asıl yer olan Çelebi Köyü girişine Türkiye’de bir ilk olacak şekilde bir “27. ve 57. Alaylar Liyakat Anıtı” dikilmesini ve tarihin tozlu sayfalarından Hikmet Selim YILMAZ hocamızın yardım ve rehberliğinde Keşan DOÇEK olarak adeta tırnağımızla kazıya kazıya çıkardığımız ve bir değer olarak ayakta tutmaya çalıştığımız “27. Alay ve Keşan” bağını günümüze yansıtmak için Keşan’daki bir caddeye 27. Alay ismi ve temsili bir anıt ile o yıllarda cephe gerisinde bir hastane olarak kullanılan şu an ki Keşan Kent Müzesinde “27. Alay Köşesi” yapılmasını hedefliyoruz.

Umuyor ve diliyoruz ki şehitlerimiz anısına hürmeten yapılacak olan bu “Liyakat Anıtı” bölge tarihinin araştırılması ve Çanakkale Muharebelerinde Keşan’ın lojistik olarak önemli bir yer tuttuğunu göstermesi açısından anlamlı olacaktır.

Yürüyüşün ana fikri ve program

Şunu çok iyi biliyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş harcı bu muharebelerde atılmıştır.

Çanakkale ruhunu anlayamayan, onu Kurtuluş Savaşı ruhu ile birlikte kucaklayamayanın tarihsel bağları kopuktur.

Bayrağımız gökte dalgalandıkça yürüyecek ve bileceğiz ki bizler ve bizden sonraki kuşaklar bu ruha sahip çıktıkça hiç bir güç; ister “tek dişli” ister “çok dişli”, bu al bayrağı bu masmavi göklerden indiremeyecek.

Ve bugün bizler, Keşan Belediyesi’nin desteği ve Keşan DOÇEK iş birliğinde Çanakkale Savaşlarında 27. Alay’ın rolünü ve Keşan’la olan bağını bir kez daha dile getirmek için yoldayız…

Bu uğurda 10 yıldan bu yana tarihin tozlu sayfalarından çıkarılıp günler, aylar süren araştırma ve incelemeleri; ilmek ilmek işlenip verilen bu mücadeleyi dikkate almadan, ucuz ve kolay yoldan bu emeği sahiplenmek isteyenlerin olabileceğini de göz ardı etmeyip, bastığımız yerlere toprak demeden, durup; bu topraklarda şehit düşmüş kefensiz yatan binlerin huzuruna doğru, geri dönmeyi düşünmeden yürüyoruz.

Hepimizin yolu açık olsun…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir