Saklı Köşeler

“Aracımı ağaçların altına çekip kayalardan denize bıraktığım oltama balıklar vursun… Kalabalık ve beton yapılardan uzak doğa ile baş başa kalayım ve beynim dinlensin, hücrelerim yenilensin…” diyorsunuz ama… Var mı böyle bir yer? Evet var, hem de fazlasıyla…

Adilhan, Sazlıdere ve Gökçetepe… Burası Saros Körfezi. Havaya doğanın parfümü çam kokusu hakim.

Yalnız kalmak istediğiniz hafta sonları olur ya, çekin aracınızı sahildeki çamların altına; ister hamak kurun, ister kıyıda dolaşıp temiz hava alın. Yok, canınız balık tutmak isterse, balık tutun.

İstanbul’dan yola koyulup Keşan’ı görünce havanın da bitki örtüsünün de birden değiştiğini fark ediyorsunuz. Yemyeşil çam ormanları arasından ılık esen Ege rüzgarıyla ilerlerken sağınızda Saros Körfezi, açıktaki üç adasıyla hemen karşınıza çıkıyor. Deniz seviyesine ulaştığınız zaman sağınızda Adilhan Köyü tabelası bulunan asfalt, köye kadar devam ediyor. 250 haneli köyün sonrası toprak sahilden devam eden yol, 11 km. sonra Sazlıdere Köyüne çıkıyor. Aynı yoldan 6 km. sonra ise, Gökçetepe’ye gelebilirsiniz.

Yüksek tepelerden körfeze bakışta veya çam ormanı arasında ilerlerken kendinizi İstanbul Büyükada’daki Dil Burnunda zannedebilirsiniz.

Burada üç türlü hava var. Biri iyot ve yosun kokulu deniz havası; diğeri, Kaz Dağı’ndan kopup gelen dağ havası. Çam ormanları üzerinden dönerken kokusunu da beraberinde taşıyan orman havası ise adeta burun deliklerinizi yakarken, bir nevi parfüm gibi adeta üzerinize siniyor. Rüzgar yönüne göre değişen hava (lodos ya da poyraz) astım ve nefes darlığı çekenler için doğal tedavi görevi üstleniyor.

Sabah 05.30 civarında dolaşan avcıların önüne Karaca da çıkıyor. Avcılar, bu şirin, güzel gözlü hayvanlar için – avcının da kalbi var, kimse vurmuyor, onlar buranın süsü – diyorlar. Nisan-Mayıs aylarında badem ağaçları bülbüllerin eşsiz konserler verdiği yerler… Yerli bülbül bir yere gitmiyor da. Haziran ayında, yani dut mevsiminde; “Dut yemiş bülbül gibi susuyorsun” sözünü doğrularcasına susuyor, ötmüyorlar. Fakat kuş çeşidi çok. Cam göbeği, mavi, siyah tırtıllı tüyleri olan “kestane kargası”, kanat altı portakal ve fıstık yeşili, tüylü, papağan gibi rengarenk “arı kuşları” ise, sık görünen kuşlardan. Bölgeye Eylül ayında bıldırcın akını başlıyor.

Saros Körfezi’nde; üveyik, porsuk, tilki, yaban domuzu gibi hayvanlara da rastlanıyor.

Bölgede Adilhan Köyü önünde bulunan Kocaçeşme, ilk balıkçı köyü, İkinci balıkçı köyü ise, Gökçetepe. Köy girişinde eski Rum mimarisini andıran taş evler ve Bizans döneminden kalma kale kalıntıları var. Köy meydanında eski gelenekleri sürdüren güleryüzlü köy sakinleri, dibekte bulgur dövmeye devam ediyorlar.

Saros’un denizi, kendi kendini temizleyen özelliğe sahip üç denizden biri. Yani lodosun sahile getirip biriktirdiğini poyraz alıp götürüyor.

Saros kıyılarında denizi kirletecek sanayi ve yapılaşma olmadığı için sualtına meraklılar ve balıkadamlar burasını özellikle tercih ediyorlar. Bu bölgede deniz içinde 20 metre görüş mesafesi var.

Nasıl Gidilir

İstanbul çıkışında, malanın ucunda donmuş kalmış harç görünümlü evlerden oluşan bazı semtleri veya Çin Seddi benzeri sahil yolundan geçerken keyfinizin kaçmasını istemezseniz, Avrupa standartlı TEM otoyolunu tercih etmelisiniz. kınalı yol ayırımına kadar 82 km. yolunuz var. Yol, daha sonra Tekirdağ, Malkara, Keşan yönüne dönüyor. Pis mazot kokulu kamyon trafiği çok az olan keyifli yol, Koru Dağları’ndan rampa aşağı inerken Çamlıca çıkışı veriyor. Bu yol sizi direkt olarak Gökçetepe’ye getirecektir. Az tozlu stabilize yolu kullanarak buradan Sazlıdere’ye geçebilirsiniz. Diğer bir seçenek ise, Koru Dağları’ndan inip Gelibolu istikametine giderken Adilhan Köyü tabelasından dönüp sahil yoluyla Sazlıdere ve Gökçetepe’ye ulaşmak. Bu yol, Adilhan köyünden sonra tozlu. Toprak yer yer çukurlu. yavaş seyrederseniz hem çukurlardan kaçabilir, hem de temiz hava soluyarak çevrenizi seyrederken Gökçetepe’ye ulaşabilirsiniz.

(Haluk ÖZÖZLÜ / 10 Kasım 1996 / Sabah Magazin)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir