Akut Dağ Hastalığı

“Acute Mountain Sickness”

“Acute High Altitude Illness”

“Akute Bergkrankheit”

“L’Aigu Maladie de la Montagne”

Akut Dağ Hastalığı, düşük seviyelerden yüksek irtifalara kısa zamanda çıkan dağcılar, dağ kurtarıcıları ve trekkerlerde görülen, çıkıştan 6-72 saat sonra meydana çıkan ve kendini baş ağrısı, baş dönmesi, uykusuzluk, bulantı, kusma, iştahsızlık, teneffüs bozukluğu, uyuşukluk, sersemlik, görmede zayıflama ve göz önünde sinek uçuşmaları ile gösteren bir hastalıktır. Hastalık ağır durumlarda yukarıda belirtilen ölüçülerde kalmamakta ve daha tehlikeli formlara dönüşmektedir. Bunlar solunum sistemi sendromları, oküler (göze ait) sendromlar ve beyin sendromlarıdır.

AKUT DAĞ HASTALIĞINDA İNSİDANS (SIKLIK, OLUŞUM)

Akut dağ hastalığının insidansına etki yapan pek çok faktör vardır. Hastalığın ortaya çıkışında bu faktörlerden en azından birkaçı, çok defa birçoğu aynı anda etkili olmaktadır.

a) AKLİMATİZASYON BOZUKLUĞU

Akut dağ hastalığının insidansına etki eden en önemli faktör, aklimatizasyonun yetersiz veya bozuk olmasıdır. Aklimatize olmamışlarda akut dağ hastalığı semptomları (hastalık ile ilgili yakınmalar) 3000 m.lerde başlar ve tırmanmaya devam edilirse ağır tablolar gelişebilir.

b) HIZLI TIRMANMA

Akut dağ hastalığının meydana çıkışını arttıran önemli biri nedendir. Hızlı tırmanmanın kötü etkisi aklimatize olmuşlarda bile meydana çıkabilmektedir.

c) TIRMANMAYA ARA VERME GÜNLERİNİN AZLIĞI VEYA OLMAYIŞI

Tırmanmaya ara verme günleri ne kadar uzun tutulursa aklimatizasyon o kadar iyi olur. Ara verme zamanlarının uzunluğu özellikle 4000 m.nin üzerindeki tırmanışlarda daha çok önem kazanmaktadır.

d) KAMP ARALARININ UZAK TUTULMASI

Bu durumda akut dağ hastalığı sıklığının yine arttığı görülür. Bu mesafenin kısa tutulması durumunda hem aklimatizasyon daha iyi olur ve hem de az zorlanmaya maruz kalınmış olur.

e) SU ve ELEKTROLİT EKSİKLİĞİ

İrtifa arttıkça hem havadaki nemin azalması hem de farkına varılmadan terleme ile fazla su ve Na (Sodyum) kaybedilmesi, ayrıca hiperventilasyonla normalin üstünde su atılması sonucu, vücudun su balansı negatif yöne kaymış olur. Su kaybı ile birlikte Na (Sodyum) ve K (Potasyum) kaybı akut dağ hastalığının ortaya çıkış sıklığını arttırmaktadır.

Dehidratasyon Bulguları:

Susama, baş dönmesi, göz kararması, tansiyon düşmesi, ağızda kuruluk, terlemenin ve idrarın azalması, idrarın koyulaşması, aşırı takatsizlik, bitkinlik, adale kuvvetsizliği, mental apati (Beyinsel bitkinlik), uyuşukluk, iştahsızlık, kusma ve bazen de ateş ve barsak atonisidir.

f) RESPİRATUAR ALKALOZİS

Akut dağ hastalığı insidensini arttıran bir diğer nedendir. Bu nedenle respiratuar alkalozis gelişmesine karşı önlem alınır. Yüksek irtifaya tırmanışlarda zorunlu olarak meydana gelen hiperventilasyonda (fazla soluma) C02’nin fazla atılması sonucu respiratuar alkalozis gelişir.

g) PSİŞİK DURUM

Tırmanılacak dağ yüksek ve/veya zor ise, dağcının tırmanışa fikren hazır olması gereklidir. Panik veya tırmanışa hazır olamamak, hem akut dağ hastalığı sıklığını arttırır ve hem de arzu edilmeyen dağ kazalarını doğurur.

AKUT DAĞ HASTALIĞINDA PROFİLAKSİ (HASTALIĞA KARŞI ÖNLEMLER)

Hekimliğin diğer branşlarında olduğu gibi dağcılıkta da profilaksi tedaviden önce gelir. Önemli olan dağcının akut dağ hastalığına tutulmasını önlemek ve profilaktik şartlarda tırmanışını sağlamaktır.

a) EGZERSİZLER

Sporun hangi dalı olursa olsun bir sporcunun başarı yolu atletizmden geçer. Her spor branşında olduğu gibi dağcılık sporunda da dağcının iyi bir fiziğe sahip olması istenir. Kondisyonun iyi olması için belirli egzersizlerin, yürüyüşlerin veya koşuların yapılması gerekmektedir. Dağ sporunda koşu zorunlu değildir, ancak yapılırsa iyi bir kondisyon sağlayacağı açıktır. Koşu kadar faydalı bir diğer yöntem, engebeli arazilerde muayyen ağırlıktaki sırt çantaları ile haftada 2-3 gün yapılan 10-15 km.lik yürüyüşlerdir. Yürüyüşler, orta yaş grubundaki dağcılar için koşulara tercih edilmelidir. Koşuların haftanın üç günü yapılması yeterlidir. İki günden az, dört günden fazla yapılan koşuların faydasının az olması yanında zararlı etkileri de vardır. Düz sahalarda yapılan koşularda kullanılan adale gruplarının hep aynı olması nedeni ile seçilecek parkurun inişli çıkışlı olması tercih edilir. Ayrıca;

* Yüksek apartmanın merdivenlerinden yukarı koşmak,

* Çömelmiş durumda iken, 50-60 m’lik mesafeyi sıçrayarak katetmek. Bu egzersizlerin haftada birkaç kere yapılması yeterli bulunmaktadır.

Dağ tırmanışlarından önce yapılan koşuların ve egzersizlerin amacı şöyle özetlenebilir:

1. Zorlanmalara ve eforlara karşı direnci arttırmak,

2. Ventilasyon kapasitesini çoğaltmak,

3. Adale uzamasını temin etmek.

b) YÜKSEK RAKIMLARDA İKAMET ETMEK

Bu aklimatizasyon için en önemli çaredir, ancak bir dağcının bu maksat için uzun süre yüksek irtifada kalmasına hemen hemen hiç imkanı yoktur. Aklimatizasyon gayesi için yüksek irtifalara gidilmişse, sadece günlük alelade aktivitede kalmak yerine, her gün birkaç saat engebeli yerlerde gezmek, hatta bu gezilere sırt çantasında bir miktar ağırlığın bulunması ve her gün değişik bir sırtın, bir tepeciğin tırmanılması gerekir.

c) YAVAŞ TIRMANMA

Hızlı tırmanma akut dağ hastalığını arttıran bir faktördür. Günlük alınacak irtifa yükseklikle ters orantılıdır. Bunun anlamı, 4000 m.ye kadar olan tırmanışlarda iki konaklama arasındaki seviye farkı 1000 m.den fazla olmamalı, 4000-6000 m. arasında 750 m. ve 7000 m.nin üstündeki tırmanışlarda bir günde alınacak irtifa 500 m.de tutulmalıdır.

d) YETERLİ DİNLENME PERİYODLARI

Hastalığı önlemede bir diğer kuraldır. Bu özellikle 4000 m.den daha yüksek tırmanışlarda daha fazla önem kazanmaktadır. Burada dinlenme diye anlatılmak istenen, düşük irtifalardaki ağırlıklı veya ağırlıksız kısa geziler yerine tam istirahat edilmesidir.

e) PSİŞİK DURUM

Hastalığı önlemede unutulmaması gereken bir husustur. Dağcı, dağa tırmanışa psişik olarak hazır değilse tırmanış için zorlanmamalıdır. Ruhsal hazırlık, aklimatizasyon, iyi kondisyon, dağlarla iyi şartlarda tanışma, yeterli dağcılık malzemeleri ve iyi moral ile olur.

f) SIVI-ELEKTROLİT BALANSI

Hastalığı önlemede bir diğer faktördür. Günlük idrar miktarının 1,5-2 litrenin altına düşmemesi ve/veya idrar renginin açık olması yani sarı olmayacak şekilde sıvı alınması. Sıvı ihtiyacı yüksek rakımlarda çok artmaktadır, çünkü yükseklerde hiperventilasyonla fazlaca sıvı kaybedilmektedir, o kadar ki 6000-7000 m.nin üzerinde bu kayıp 6-7 litreye ulaşmaktadır.

g) RESPİRATUAR (Solunumsal) ALKALOZİSLE (Kanın baz rezervinin artması) MÜCADELE

Respiratuar alkalozis, akut dağ hastalığının oluşumunu arttıran önemli bir faktördür. Bu nedenle 2000 m.den itibaren asitli meşrubat, meyve suyu içmeye başlanmalıdır. Bunun için az şekerli limonata, portakal tozları ve meyva usarelerinden istifade edilir. Soğan ascorbic asidden zengindir. Bu nedenle soğanı sevenler için, bu anlamda profilakside en azından faydalı olacağı bilinmelidir. Aynı nedenlerden dolayı sarımsak da tavsiye edilmektedir.

h) AŞIRI ZORLANMA VE FAALİYETLERDEN KAÇINMAK

Aşırı zorlanmalardan kaçınmak profilakside dikkat edilecek bir diğer husustur. Aşırı zorlanmalar aklimatize olmayanlarda akut dağ hastalığı oluşumunu arttırır. Bu nedenle özellikle 4000. m.lerden sonraki tırmanışlarda vücut zorlanmamalıdır. Zorlanmalarda meydana gelen enerji tükenimi ve şiddetli su ve elektrolit kaybının yarattığı kondisyon düşüklüğü dağcının psişik durumunu da kötü yönde etkiler ve akut dağ hastalığının erken çıkmasına neden olur.

AKUT DAĞ HASTALIĞINDA TEDAVİ PRENSİPLERİ

1. Tırmanışı durdurmak ve istirahate geçmek,

2. Su ve elektrolit eksikliğini gidermek,

3. İlaç tedavisi,

4. Oksijen tatbiki,

5. Respiratuar alkalozisle mücadele,

6. Süratle inişe geçmek.

Önemli Not: Yukarıdaki bilgiler Prof.Dr. Yılmaz ERGÜN’ün “Yüksek İrtifa Fizyolojisi ve Akut Dağ Hastalığı” adlı 1996 baskılı kitabından derlenmiştir.

Bu kitabı

Prof.Dr. Yılmaz ERGÜN

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi

Gastroentereloji Bilim Dalı

ADANA

adresinden isteyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir