Keşfe Çıkılacak Gün

KEŞFE ÇIKILACAK GÜN

Sonbahardı mevsim. Ben diyeyim Eylül ayının son demleri, siz deyin Ekim’in ilk soluğu.

Tam keşfe çıkılacak bir gündü.

Güneş tepede nazlanarak salıyordu ışıklarını. Bulutlar gölgelik yapıyordu nazlanan güneşe.

Gölgenin dokunduğu yerde güneşin, güneşin dokunduğu yerde gölgelerin arandığı bir zaman dilimindeydik.

Yamaçlar kahverengi bir tülün altında siesta mahmurluğu yaşayan Akdeniz insanlarını andırıyordu.

Sesler rüzgarın kanatlarına ilişmiş ve hep bilindik olandı; orman, dağ, yamaç, dere, çatak, batak, börtü, böcek. 

Ormanda çok sesli bir koro dilleniyordu.

Armoniyi yeknesak eden rüzgarın zaman zaman yükselip sonra ıslık haline dönen uğultusuydu.

Bu koroya arada farklı frekanslar ile tekerlerimiz de katılıyordu. 

Yaprak üstünde başka, çakılda, taşta, toprakta başka fısıldamalar ile “Müzik devam etmeli” diyordu.

Dedim ya, tam keşfe çıkılacak günü yakalamıştık.

Bir ses yankılandı içimizden dışarıya doğru, hissedilen güzelliği dile getirircesine. 

Hepimiz işittik fakat ilk kim söyledi bilemedik, önemli de değildi zaten, aynı anda aynı sesi duyuyorduk: 

“Nereye geldik biz böyle?” 

Hakan EŞME  Çanakkale İli/Yenice İlçesi/Akçakoyun Köyü

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir